Giriş
Hukukumuzda genel olarak süreler Tebligat Kanunu’n belirlediği usuller çerçevesinde yapılmış tebliğ tarihlerinden itibaren başlar. Ancak istisnai olarak bazı kanunlarda belirlenen süreler öğrenmeden/haberdar olmadan itibaren başlar. Bunun bir örneği de Anayasa Mahkemesine yapılacak olan bireysel başvurulardır.
Bireysel Başvuruda Süre
6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un “Bireysel başvuru usulü” kenar başlıklı 47. maddesinin (5) numaralı fıkrası şöyledir:
“Bireysel başvurunun, başvuru yollarının tüketildiği tarihten; başvuru yolu öngörülmemişse ihlalin öğrenildiği tarihten itibaren otuz gün içinde yapılması gerekir.”
E-tebligatın Bireysel Başvuru Süresine Etkisi
Esas olarak değinmek istediğimiz nokta son yıllarda ağırlık kazanan e-tebligat usulünde yukarıda belirttiğimiz 30 günlük sürenin hangi andan başlayacağıdır. Bilindiği üzere e- tebligatta, tebligatın açılma anı ve tebligatın tebliğ edilmiş sayılma anı diye bilinen iki süre vardır. Tebligatın açılma anı muhatap tarafından kayıtlı e- posta adresinden gelen gönderinin görüntülenmesi ile kayıt altına alınan andır. Tebliğ edilmiş sayılma anı ise muhatabın e-tebligatı açıp açmamasından bağımsız olarak gönderinin muhatabın e-posta adresine ulaşması üzerinden belirli gün geçtikten sonra tebliğ edilmiş sayılacağı andır. Tebligat kanununda tebliğ edilmiş sayılma şu şeklide düzenlenmiştir; “Elektronik yolla tebligat, muhatabın elektronik adresine ulaştığı tarihi izleyen beşinci günün sonunda yapılmış sayılır.” Bu konuda ayrıntılı bilgi için elektronik tebligatın tebliğ anına ilişkin bir inceleme yazımızı okuyabilirsiniz.
Bu kapsamda e-tebligatın açılma ve okunmuş sayılma anlarının farklı olması durumu bireysel başvuru bakımından önem taşır. Öğrenmeden itibaren başlayan sürelerde tebligatın yapılma anının beklenmesinin gerekmediği, tebligatı açma zamanın içeriği öğrenme imkânı verdiğinden, öğrenme olgusunun zamansal olarak tespitinde tebligatı açma anının esas alınması gerekmektedir. Anayasa Mahkemesi de bu yönde kararlar vermektedir.
“…somut olayda başvurucunun e-tebligatın vekili tarafından açıldığı 15/1/2019 tarihinde bireysel başvuruya ilişkin gerekçeli nihai karardan haberdar olduğunun ve bu doğrultuda bireysel başvuru süresinin 15/1/2019 tarihinden itibaren işlemeye başladığının kabul edilmesi gerekir. Nitekim ilgili usul kuralları uyarınca sürenin münhasıran tebliğden itibaren işlemeye başlayacağının kabul edildiği uygulamaların aksine bireysel başvuru yolunda başvuru süresi, ihlalin öğrenilmesi esasına bağlanmıştır.”(Anayasa Mahkemesi, Mehmet Özcan Başvurusu, Başvuru Numarası: 2019/6266, Karar Tarihi: 15.01.2020)
Ayrıca şunu da ifade etmek gerekir ki bu belirttiğimiz husus tebligattan önce öğrenme olgusunun gerçekleşmemiş olması halinde geçerlidir. Örneğin başvuru yapılacak kararın tebliğinden önce UYAP üzerinden okunmuş olması durumunda kararın UYAP üzerinden taraflarca açılıp okunduğu tarih öğrenme tarihi sayılacaktır. Ve artık tebligatın açılması ve okunmasının veya okunmuş sayılmasının bir önemi kalmamaktadır. Bu hususta Anayasa Mahkemesi emsal kararı şu şekildedir:
“Evrak işlem kütüğü, evrak üzerinde yapılan işlemleri (doküman oluşturma, düzenleme, imzalama, açma, okuma ve yazdırma gibi) kayıt altına almaktadır. Kayıt altına alınan evrak üzerindeki işlemleri yapan şahsın adı soyadı, sıfatı, birimi, yapılan işlemin niteliği, tarih ve saati sistemde saklanmaktadır.
Yargılama sürecinde nihai karar olan Yargıtay ilamına ilişkin olarak UYAP evrak işlem kütüğü üzerinde yapılan incelemede de ilgili kararın başvurucu avukatı D. B. tarafından 21/12/2016 günü saat 13.09.16’da açılarak okunduğu tespit edilmiş ve buna ilişkin olarak ekran çıktısı alınıp dosya arasına konulmuştur. Dolayısıyla bu işlemi yapan ilgililerden işlem sırasında nihai kararın sonucunu öğrenmeleri beklenir. Böyle bir durumda işlem yapılırken nihai kararın sonucunun öğrenildiği kabul edileceğinden bireysel başvuru süresinin bu tarihten itibaren başlatılması gerekir.” (Anayasa Mahkemesi, Hüseyin Aşkan Başvurusu, Başvuru Numarası: 2017/15649, Karar Tarihi: 21.07.2020)
Sonuç
Kural olarak Tebligat Hukuku için önem arz eden husus tebligatın yapılması olgusudur. Tebligat Kanunu’nun 7/a maddesi ile kanun koyucu bu süreyi posta kutusuna ulaşmasından itibaren 5 gün ötelemiştir. Burada tebligatın açılma yani öğrenme olgusuyla tebliğ edilme olgusunu ayrı değerlendirmek, ötelenen olgunun öğrenme olgusu olmadığına tebligatın yapılma anı olduğuna dikkat etmek gerekmektedir.
Sonuç olarak da belirttiğimiz üzere Anayasa Mahkemesine başvuru süresi gibi öğrenme anından başlayan süreler bakımından, e-tebligatın posta kutusuna ulaştığı an ile tebligatın yapılmış sayıldığı an arasında ki 5 günlük süre zarfında tebligatın açılması halinde; açılma anında öğrenilmiş sayılır ve öğrenme ile başlayacak süreler bu andan itibaren başlar.